Bir Şirket Vapurunun Yan Kamarasında Bulunmuş
İşte bu üçüncü defadır ki sana yine rast geliyorum; fakat o kadar bigâne, o kadar sengin, o kadar hainsin ki, artık anlıyorum hatta valideni yanına alışında öyle bir maksat-ı zalimane var ki… Güya o yanında iken bana tabii bir tebessüm bile edilemez. Ah bir zaman, o işittiğin zamanlar, onu arabana almamak için ne desiseler, ne çareler bulduğunu anlatan mektupların…
Sahih, mektuplarınızı da istiyorsunuz, demek gerçekten her şey bitti; ben ise o kadın gelip mektuplarınızı istediği zaman inanmamış, bunu muhal addetmiştim. O kadar irtibat gösterirken o hareket, o iştiyak gözümün önünde iken birden buna inanmamakta haklı değil miydim? Fakat yemin ediyorsunuz, haber almışlar yahut alacaklarmış… Ben ise asla zannetmezdim ki bu aşk böyle bitsin, sizden ancak ölürsem ayrılacağım zannediyordum; asla ümit etmezdim ki böyle bir hafta içinde benden kendinizi aldıktan sonra bu mektupları, onları olsun bende bırakmayasınız…
(…)
-Tarabya-
-2-
Hukuk-ı Düvel
Kara Sularındaki Sefain Üzerinde İka Edilen Ceraime Dair Mütalaat
Kara sularında şamandıra-yı bend olan süfün-i harbiye yahut açık denizlerde seyir ve seyahat eden sefain-i ticariyenin tabi olacakları ahkâm-ı adliye fen nokta-ı nazarından mükemmelen tayin edilmiştir: Bu gemiler, devlet matbuaları arazisinin bir kıta-ı müteharrikesi mesabesinde olmak haysiyetiyle memleketlerinin hakk-ı hakimiyeti üzerlerinde baki ve cari olacağından derunlarında ika edilen ceraimin rüyetine hükûmetlerinin kuvve-i adliye-i cezaiyeleri salahiyetdardır[*]. Aynı katiyet bir ecnebi devletin kara sularında bulunan merakib-i bahriye-i ticariye hakkında mevcut değildir; işte buna binaen derunlarında bir cinayet veyahut cünha-ı fiili ile müttehim bulunanların muhakeme edilmek için hangi kuvve-i adliyeye tevdii lazım geleceğine dair hukuk-ı şinasan beyninde ihtilaf hüküm-fermadır. Filhakika öyle bir hâl vukuunda sefain-i ticariyede süfün-i harbiye gibi haric-i ez-memleket “L’exteritorialité” imtiyazından müstefit midirler yoksa bir memleketin kara sularına duhulleriyle beraber bu suların tabi bulunduğu araziden bir kısım olmak üzere mi addolunmalıdır?.. Bu iki suretten birincisi kabul olunursa cürüm bittabi geminin tabi olduğu devlet-i muhakemenin hakk-ı rüyeti dâhilinde kalır, ikinci surette ise geminin lenger-endaz bulunduğu sulara hakim olan memleketin kuvve-i adliyesi salahiyetdar olmak iktiza eder.
(…)
[*] V. Perles – Manuel de droit maritime international, P. 80, 109 et suivantes.