Tetkikat-ı Edebiye
Hayat-ı Muhayyel Muharriri
Hüseyin Cahit’le bir zamanda yazı yazmaya başladık. Yalnız edebiyata değil, zannederim, alem-i matbuata da aynı zamanda girdik. O Servet-i Fünûn’un ilk nüshalarına “öteberi” yazarken ben… haydi itiraf edeyim, Sabah’ın ilk sahaifine – bu ceridenin muhabiri olan bir muhibbimin namına – o zaman ancak böyle tercümeler yapabilecek İngilizcemle mütenevvialar tercüme ederdim. O benden daha bahtiyar yahut bedbaht çıkarak bastırdığı romanını, o kocaman Nadide’yi yazarken ben Sefiller’in Cinayatı namındaki on cildin “ibret-amiz ve facialı!” romanımın üçüncü cildini itmam etmiştim.
(…)