“Şeyh Sadi”
-Geçen nüshadan mabad-
Beyan ettiği ihtisasatı daima kendi kalbinden ve başkaların kalplerinden aldığı için daima ka’r-ı ervaha kadar nüfuz eder; kelamı ihtirasat-ı insaniyeyi musavver olduğu için layemuttur, cavidanidir. Sadi emerr-i temeddün-i cihana kalemiyle hizmet etmiş olan zümre-i mütefekkirinin ilerisinde bir mevki tutabilir. Kuşları atılan yeme celb eder gibi ezhanı yazdığı asara celb etmek, kalpleri bir hava-yı saf-ı samimiyetle bir taraftan ısıtmakla beraber bir taraftan da tahlil-i tabayie kadar inerek erkeklere bir erkeği, kadınlara bir kadını, validelere bir valideyi göstererek bazen onları kendi hallerine ağlatmak ve bazen güldürmek, eline fırsat geçtikçe mehasin-i ahlaka dair nefis nefis numuneler ve nazariyelerle eserde tezyid-i ciyadet etmek, bütün eşyaya nüfuz ederek her birinin ruhunu taktir eylemek, küçükleri tevkir etmeyi büyüklere ve büyükleri takdir etmeyi küçüklere anlatmak, en iyi şeylerde yine mesaiden bir nebze ve en fena şeylerde yine mehasinden bir şemme bulunabileceğini, binaberin iyilere semahatkâr ve fenalara yine biraz ümitvar olmayı öğretmek, hayat-ı mümkünenin bilcümle hadisatı hutut-ı cesime-i meşiyete raptederek amal-i insaniyenin ancak hudud-ı mukadderat dahilinde dolaşıp durduğunu ihtar etmek, emsal ve letaife terdifen hakayık-ı aliyye-i içtimaiye ve ahlakiye ve felsefiyeyi talim etmek gibi meziyetler bir şairi hadim-i medeniyet, muhibb-i beşeriyet addettirmeye kâfi ise, Sadi bu sıfat-ı camidir; bu hassa ile mütemellik olduğu şehadet-i asarıyla müspettir.
(…)