-Eylül 1313-
-Karmen’in sevdaları üç ay sürmez-
Fransa’nın en ciddi, en hakim münekkitlerinin büyük bir hürmetle bahsettikleri Prosper Merime’yi [Prosper Mérimée] hiçbir zaman hararet ve heyecan-ı kalple okuyamadım. Hikâyelerinde o kadar yabis bir kalp, o kadar ince bir istihza var ki ancak insanlara karşı infial saatlerimde okursam bir zevk alırım. Bir hülya-aver kadın çehresini, bir siyah çarşaflı hayal-i dilberi, peçenin arkasında mütereddit bir katre-i ismetle lerzan siyah gözleri düşünerek, gençliğin iştiyak hummalarıyla okunmayacak eserler hele Merime’nin eserleridir. Merime Rus lisanına da aşina olduğundan Puşkin’den, Gogol’dan bazı eserler tercüme etmiş, Rus edebiyatını Fransa’da tanıtmak için birçok tetkikatta bulunmuş bir edip, bir nâkil itibarıyla pek muhterem bir muharrir olmakla beraber hikâyelerinde çarpan bir kalp yerine titremeyen bir el, bir neşterli dest-i tariz ve tenkit vardır.
Hatta en aşıkane olan bir eseri, şu Karmen bile okunursa müellifin her şeyden ziyade Kıptilerin lisanından, Bohemya Kıptileriyle İspanya’nınkilerin lisanca, âdetçe farklarından, bunları tetkik için ettiği seyahatlerden bahsettiği görülür. Bu bahis esnasında rast geldiği bir vakayı nakleder, bir vaka ki seyahati müddetince orada burada topladığı teferruat ile bir hikâye olmuştur. Fakat nedir bu hikâyeden yapılan operadaki his ve hararet, bu Alevi [Ludovic Halévy] ile Meyak [Henri Meilhac] nasıl adamlardır ki bu hikâyede bir aşk, pür-ateş bir aşk bulmuşlar, bunu o kadar güzel yazmışlardır? Karmen sade bir facia itibarıyla mükemmel bir levha-i aşk ve ihtirastır. Zaten Alevi’nin hikâyeleri kudretini ispat eder, Meyak’la beraber yazdıkları kırk kadar mudhike, opera, operet ise tiyatro mevcut olan her yerde, herkesin ezberindedir.
(…)