-26-
Menafi-i Edebiye
“Sal-i edebî”de: “Edebiyattan maksat yalnız edebiyattır” demiştim. Bilahare daniş-veran-ı erbab-ı tahrirden birkaçının o cümleye verdikleri manaları görerek hükmettim ki kariinimizin bir kısmı nazariyat-ı edebiyenin öylelerini anlayabilmek için daha ziyade ahz-i izahata muhtaçmış. Bu hiç de mucib-i inşirah olmayan malumat üzerine bir musahabe-i izahiye lazım geldi.
Birtakım felasife vardır ki: “Bir şey güzel olmak için bizatihi müfit olmak şarttır. Mesela hareket-i ameliye hareket-i raksiyeden güzeldir, çünkü nafidir. Say oyundan güzeldir, zira oyun sayın bir faydasız tekayüdüdür. İki faydalı işten hangisinin daha güzel olduğunu anlamak için say masruf ile suubet-i mündefianın menafi-i ciddiye-i beşeriyeye karşı kıymet-i nisbiyelerini nazar-ı mukayeseye almalı.” derler. Bu kısım felasife-i düstur-ı mevzua tatbiken: “Asar-ı edebiye bir hikmet-i fenniye veya bir remz-i felsefiyi muhtevi olmadıkça bir lub-ı fikrî mahiyetini alır, bizatihi müfit olamaz. Bizatihi müfit olmak da güzelliğinin şartı olduğundan mazmunu fen ve felsefeye taalluk etmeyen bir eser-i edebîye güzel denemez.” hükmünü verirler.
(…)
-İsmail Safa Bey’e-