Biminnelkerim bu nüsha ile Servet-i Fünûn sekizinci sene-i intişarına mübaşeret eyliyor.
Ta geride… “Sath-ı ahir menazırı”nın solunda ordugâhın yeşil çadırları uzaktan uzağa bir küme ihram-ı zümrüdin gibi seçiliyor.
İkinci ma’razda bir süvari müfrezesi ormanlığın dâhilinde sararıp ağarmakta olan inişli bir yoldan cepheye doğru sürat-i muhacimane ile ilerliyor.
Cephede… Birinci sahada ise gerideki müfrezeden – elbette amirinin emriyle – ayrılarak yaşlı ormanın birer kadit halindeki üryan, efserde-renk ağaçları arasında kurutulmuş, zemini cabeca kuru yapraklar, yeşil otlarla mefruş yolun geniş bir nokta-i müsteviyesine yetişmiş bir süvari neferi – kıvırcık siyah kalpağı, kırmızı göğüslü lacivert setresi, beyaz palaskası, al zihli pantolonu, metin yapılı kabaca çizmeleri ile sağ elinde -sabırsızlığından hemen patlayacak gibi duran filintası sol elinde- düşman saflarını yarıp yırtmaya heveskâr bir reftar-ı pervaz-nüma ile oraya kadar gelmişken birdenbire bir keşide asan-ı cevelan eylediğinden münfail görünen atının dizginleri belinde (…)
18 Şubat 1313