Paris Sergisi Münasebetiyle
1855 sene-i miladiyesindedir ki Paris’te ilk defa olarak beynelmilel umumi bir sergi tertip ve küşat edilmiştir; bundan evvel de birtakım sergiler açılmışsa da zikre değecek kadar ehemmiyetleri yoktur. Asr-ı ahirin son nısfı zarfında her on bir senede bir açılan sergilerin mebdei işte bu bin sekiz yüz elli beş sergisidir. Hükûmet tarafından neşredilen bir emirname mucibince resm-i küşat Mayıs iptidasında icra olunacak ve sergi beş ay devam edecekti. Sonra ikinci bir emirname ile sergiye bir de sanayi-i bedia kısmının ilavesi kararlaştırıldı. O zamana kadar ekspozisyonlar yalnız ziraat ve sanayi-i adiye mahsulatına hasrediliyordu; bu karar Fransızların hissiyat-ı bedayi-perestanelerini okşadı, memnun oldular.
Serginin küşadına daha iki sene vardı. 1853 Kânunuevvel’inin yirmi dördünde Prens Napolyon’un taht-ı riyasetinde otuz sekiz azadan mürekkep bir komisyon teşekkül ederek muamelat-ı inşaiye vesaire ile iştigale başladı. Komisyon iki kısma ayrılıyordu: bir kısmı ziraat ve sanayi-i adiye ile, ikincisi sanayi-i bedia ile iştigal edecekti. Şirketin şuabatı şunlardı:
Birinci şube: 1- Mevad-ı iptidaiyeye müteallik sanayi;
2- Makineler;
3- Hikmet ve kimya ile münasebeti olan sanatlar;
4- Hidemat-ı ilmiye;
5- Mevad-ı madeniye;
6- Mensucat;
7- Esas-ı beytiye, modalar, tabaat ve musiki.
İkinci Şube: 1- Resim, hakkâklık ve litografya;
2- Heykeltıraşlık ve madalyacılık;
3- Mimarlık.
(…)
2
Asıl Âşıklar
Şimdi rivayat-ı âşıkanede Don Juan namıyla yad edilen, hayatta ise sadece “âşık” denilen ve hayatın ne olduğunu anlayacak, hayatı asıl manasıyla, her türlü levazım-ı lezaiziyle yaşayacak kadar mesut doğan kısm-ı beşere geldik. Zira aşkın idare edilmez, anlaşılmaz bir kuvve-i tabiat olduğunu ispat eden bir halet-i mümeyyize olmak üzere denir ki: İnsan âşık olmaz, âşık olarak doğar, hakiki âşıkları temziye medar olacak asıl hatt-ı esasi şudur ki bunlar daima sevilmişlerdir. On beş yaşında sevilirler; yirmi, otuz, kırk hatta elli yaşında bile kadınlar bunları delice severler. Romanlarda ve bu romanlara sermaye-i tetkik ve müşahede olan münasebat-i hayatiyede, yirmi beş yaşında kızların meftun(u) olmuş birçok altmışlık ihtiyarlara rast geliyoruz; tarihte Kardinal Rişelyo Löjon [Armand Jean du Plessis de Richelieu] gibi meşahirin muaşakaları mahfuz ve muharrerdir.
(…)