Kuva-yı tabiiyeden istifade- Rüzgâr ve şelaleler- Dalgalar, akıntılar- Dalgaların kuvveti- Telsiz telgraf ve telsiz telefon- Nakl-i sada ve nâkil-i sada- Sadanın intişarı ne gibi kavanine tabidir?
Kuva-yı tabiiyeden istifade etmek ciheti erbab-ı fen ve tecrübenin beş on seneden beri pek ziyade nazar-ı dikkatini celbetmiş ve fünun ve sanayinin tetkikatı ve makinelerin tekemmülatı bu istifadeyi daire-i imkâna idhal ederek bu yolda büyük büyük teşebbüsler de vuku bulmuştur. Şimdiye kadar kuva-yı tabiiyeden istifade edilmemiş değildir. Belki buhar makineleri icat olunmadan ve bu vasıta ile elde edilen kuvvet bir intizam-ı fevkalade altına alınmadan evvel âlem-i insaniyetin kuvvet cihetiyle istifadesi buna münhasır kalmıştır. Cesim makinelerle işleyen değirmenlerden evvel insanlar akvat-ı yevmiyelerini teşkil eden buğdayı yel değirmenlerinde öğütürler, cesim vapurlar meydana gelmeden evvel rüzgârdan istiane ederek gemilerini yelkenle yürütürlerdi. Makineler devrinde ise bu külfetlere hacet görülmeyerek kuva-yı tabiiyeden istifade imhal olundu. (…)
Üşenmeden beş mühim nokta üzerine tertip buyurulup sekiz sayfada cem olunan intikadname-i üstadanelerini fart-ı ihtiras ve ihtiram ile aldım.
En güzide bir ceride-i edebiyenin sayfalarına pirayiş verecek kadar âlimane, vakıfane yürütülmüş olan o muhakemat-ı bercestenin mütalaasındaki zevk-i ruhaniye payan mı tasavvur olunur?
(…)
İlk nokta-i istizah: “Hengâme-i İftirak” makalesinde hayalperest olduğumu bilmünasebe zikir ve ilan ettiğim için beni bir daha hakikatperest sıfatıyla tavsif etmek hata olacağının hususi bir muterize içinde gösterilmiş olmasıdır.
Evet efendim, hayalperestim. Fakat hayalperestanın hakikatperestlikle münasebeti olamayacağı hakkındaki zehabın isabetini kim tasdik edecek? Şimdi, hakikate müstenit olmayan hayalat, hayalattan madut olamamak hikmet-i tabiiye hikmet-i felsefe ve bahusus hikmet-i tıbbiye muktezasındandır. Onun içindir ki tıp erbabı hakikate müstenit olmayan hayalata hayalat değil, hurafat demişler.
(…)
Hastaneden – 10 Eylül 313