Medeniyet ve Nüfus
Bu serlevhayı görenlerin “Yine mi nüfus meselesi?” diye izhar-ı hayret edeceklerine hiç şüphe etmiyorum. Filhakika serbesti-i mübadele ve usul-i himaye meselesinden sonra son zamanlarda kulaklarımızı en ziyade dolduran şu nüfus davasını her gün, bir gün evvelkine benzer bir şekilde, dinlemek pek ağır geleceğine eminim. Lakin bu emniyetim beni, bu baptaki itikat ve kanaatimi söylemekten men edemez. Meydanda bir nüfus mesele-i müebbedesi döndüğünü hepimiz biliyorsak da bunun künh ve hakikatine, bütün yazılan şeylere rağmen, vâkıf değiliz. Mamafih bu adem-i vukufumuz bizim için bir zul teşkil edemez. İnsaniyetle tevem olan ve beşeriyet payidâr oldukça bir vesile-i münakaşa teşkil edeceği şüphesiz bulunan şu mesele-i mühimme hakkında, eski zamanlardan kat-ı nazar, bilhassa yüz-yüz elli seneden beri kütüphaneler dolduracak kadar mebzul yazılar yazıldığı halde Avrupa’nın en büyük uleması arasında bile bu bapta bir itilaf husule gelemediğini tasavvur etmek mevzubahsimizin ne kadar çetin, ne kadar haşin olduğunu anlatmaya kifayet eder sanırım.
(…)