';
284. Sayı / 2. Sayfa

Miladi Tarih: 19 Ağustos 1896

Rumi Tarih: 7 Ağustos 1312

1. Sayfa
1 Yazı
3. Sayfa
3 Yazı
Musahabe-i Fenniye

Ekmek yoğurmak – Tereyağı çıkarmak – Makineli yemlik – Amerika’da erik mahsulü – Elektrikli fırça – Alat-ı muhtera-i cedide

Fırından çıktıktan sonra iştiha-aver kokusu, güzel rengi ile nazar-ı zaikaya gayet hoş görünen – esas gıda – ekmeğin tarz-ı ihzarını elbette bilirsiniz değil mi? Tabii mayalı hamuru yoğururlar, sonra fırında pişirirler. İşte ekmeğin şu yoğurulmak meselesi daima âlem-i sanatta itiraza uğrar. Öyle ya her türlü hidemat-ı beşeriyeyi makinelere gördürerek zamandan ve ücretten kazanmak çareleri elde dururken nakit ve zaman nokta-ı nazarınca kârından başka hamurun el ile ayak ile yoğrulması gibi çirkin manzarasını izale eyleyecek makineler niçin yapılmıyor, yapılmış ise neden dolayı kullanılmıyor? (…)

Sade ekmek yoğurmak mı ya? Tereyağı imalatında dahi böyle bir hâl vardır. Süt güzelce yayıkta sallanıp yağı çıkarıldıktan sonra içindeki hava kabarcıkları ile süt taneleri de ayıklanmak lazımdır, bunları yağın derininde bırakırsak bilahare acımasını mucip olur. (…)

Makineye iş gördürmek sırasında garip bir şey daha işittik. Bu da rahatını gözetir bir seyisin icadı. Malum ya, hayvanlar geceleri de ot yahut saman yerler, alel-husus bunu vakt-i muayyende ararlar. Fransız seyislerinden birisi vakitsiz uykusunu feda etmekten ise bir münebbihli saatin yardımıyla hayvanlarına tam zamanında ot vermeye muvafık olmuş. Nasıl diye sorarsınız değil mi? Münebbihli saati yemliğin yukarısına takmış, makinesinin içine bir yay uydurmuş ki münebbihin hareketiyle beraber yay bir bıçağı tahrik eyliyor, bıçak da önündeki sicimi kesiveriyor.

Bu sırada şişe fabrikalarına ait bir icadı söylemeli ki tesri-i ameliyattan başka hıfzıssıhhate de yardımı vardır. (…)

Şu Amerikalılar da hakikaten gabur âdemlerdir. Her neye merak ederlerse büyük miktarda yaparlar, çoğundan lezzet-yab olurlar. Mesela ev yaparken yirminci kata kadar çıktılar, şimendifer süratinde Avrupa’yı geçtiler. Bu defa da Kaliforniya kıtasının erik mahsulatını hikâye eyliyorlar: Vaktiyle altın madenleriyle nazar-ı dikkat-i kâinatı celbetmiş olan bu kıta gittikçe erik mahsulatını arttırmış. Yakında tekmil dünyanın kuru veya yaş erik istihlakatını temin eyleyecek raddeye gelir diyorlar. Baksanıza, şimdi 17000 hektar arazide erik fidanı yetiştirmişler, bu sene tamam yüz elli milyon kuruşluk mahsul almışlar. (…)