Azimet ve Avdet 1498 Kilometre
Alaattin Tepesi’nden Konya’nın manzara-i ummumiyesini irae eder bir fotoğrafı daha aldık.
Saat ona takrip eylemişti, şehrin bir kısm-ı mühimini dolaşarak doğruca Mevlana Celaleddin-i Rumi kuddise sirrehu’s-sami hazretlerinin türbe-i şerifelerine müteveccih olduk.
(…)
-3-
4 Eylül Perşembe – Bugün sabahleyin gayet erken kalktık. Asım Bey’le beraber otelden çıktık. Otelin methalindeki küplerin su tasfiyesine mahsus olduğunu anlamış olan arkadaşım artık merak etmiyordu. Konya’nın suyu Meram’dan şehre kadar üstü açık cereyan ettiği için mecranın kumu ve toprağıyla rengini kaybediyor, şehre gayet bulanık olarak geliyor.
(…)
-1-
Esalib-i Ezmine
[Mabad]
Asar-ı kalemiyenin -eğer tabir-i caiz ise- sinnini tayin etmek için alelekser bir kelime kifayet eder: Bir mısrada mesela kaçan, denlü, herkez, çü, kande, gibi kelimat ve edevattan birini görmek o mısranın udeba-yı hazıradan birinin eseri olmadığına hükmedebilmek için kâfidir.
İşte size yalnız bir satır: “Kameti kasir, hareketi cest ve çabukâneydi.” İşte bir satır ki muhtevi olduğu “çabukâne” kelimesi hiç olmazsa yüz sene evvel yazılmış olduğunu ilan edip duruyor. Filhakika bu satır Tarih-i Naima’nın bir cüzüdür ki yazılalı iki asırdan ziyade bir zaman geçmiştir.
(…)
[Hususi Fotografimizden]