“Con Raskin [John Ruskin]”
Raskin vefat edeli üç ay kadar oluyor; Teneysın’ın [Alfred Tennyson] vefatından beri İngiliz edebiyatı bu kadar azim bir zıyaa düçar olmamıştı. On dokuzuncu asırda İngiliz âlem-i sanatında hükümran olan meşahir arasında Raskin en büyüklerdendi. Kendisi sanayi-i nefise münekkit ve vaiziydi; fakat tenkidini havza-i sanatından çıkarıp fen ve felsefeye kadar tevsi etmiş, sanayi-i nefise ile fünun-ı hazıranın aynı şeyler olduğunu iddia ve ispata kadar varmış ve hikmet-i bedayi bahsinde halkın zevkini son derece-i tekâmüle isal etmek gibi bir muvaffakiyete nail olmuştu.
On dokuzuncu asrın terakkiyat-ı fenniyesine pek çok hizmetleri sebk eden ve hemen aynı zamanda âlem-i ilm ve sanata dâhil olan Darvin [Charles Darwin], Huksley [Thomas Henry Huxley], Karlayl [Thomas Carlyle], gibi hükemadan yalnız Raskin kalmıştı, o da gitti. Şimdi Spensır [Herbert Spencer] var ki geçen nisanda sekseninci sene-i veladeti için şenlikler yapılmıştı. Bu da son on sene zarfında Raskin’in sürdüğü ömür gibi inziva içinde imrar-ı hayat etmektedir. Seksen bir yaşında ölen Raskin refika-yı sairesinden fazla yaşadıktan maada onlardan daha bahtiyar olmuş, hayatında efkâr ve nazariyatının efal ve ameliyata tatbik edildiğini, birçok kişilerin bunlarla amil olduklarını ve istifade ettiklerini görmüştür.
Raskin resim ve mimarlık sanatlarında kavi ve elan payidar bir tesir icra etmiştir. Muhtacin için Raskin kadar kalpten beyan-ı müdafaa eden hiç kimse görülmemiştir. Bu sebeple bu sınıf halk arasında gayet büyük bir nüfuza, pek ziyade hürmet ve muhabbete mazhar olmuştu. Seksen bir senelik hayatının en büyük kısmını türlü mezahim içinde hayat-ı beşeri yakıp kavuran alam ve afatı tehvin ve teskin için sarf etmiştir.
(…)