Şimdi anlıyorum… Anlıyorum ki çocuklukta -her nedense kardeşlerimin kendinden biraz daha irice olan- kulağım çekilerek, yanağım –ah, o mini mini şişman yanağım- gözlerimden ateşler fırlayacak, yaşlar akacak kadar hırpalanarak söylenen sözlerin ahlakıma pek büyük tesiri olmuş. Fakat niçin, niçin kulaklarımı çekerler, yanaklarımı öyle sert sert okşarlardı? Buna şimdi bile hiddetlenmek istiyorum.
Lalam, abdest almak için sıvanmış kolları titreye titreye üzerime gelip de: dayak insana yakışmaz diye gürlemeye başladığı zaman işin sonu nereye varacağını pekâlâ bilmekle beraber yine içime bir su serpilir, “Evet dayak hayvana yakışır, ben beyim, efendim. Beni dadım beyefendi diye çağırıyor. (…)
Abonelerimizin gazeteleri muntazaman gönderilmekte ise de bazen postalarda zayi olduğu görülüyor. Kariin-i kiramın memnuniyetini temin etmek üzere zayi olan nüshaların numaraları idarehanemize bildirilince- tekrar gönderilmektedir.
“Kirmasti Köprüsü”
Bursa dâhilinde Kirmasti kasabası içinden mürur edip Abulyond [Uluabat] Gölü’ne munassıp olan ve feyezan-ı miyah zamanında yüz yirmi metreye kadar arz peyda etmek üzere suret daimede altmış metre ittisa ile cereyan eden nehrin üzerine saye-i umran-vaye-i cenab-ı padişahide gayet güzel bir köprü inşa olunmuştur.
(…)