-10 –
Gaye-i Hayalî
2
Sanatın Ahlak ile Münasebeti
Geçen makalelerde gaye-i sanatın bir tabiat-ı esasiye izhar etmekten ibaret olduğu tafsil edilmiş ve bir sanatkâr eşya-yı hakikiyede bir tabiat-ı esasiye anlayarak bunu bize de göstermek için tahrir yahut tersim edeceği, hâsılı bir suretle vücuda getireceği eserinde hakikati – aldığı tesire, fikre göre – tebdil edince bu eser gaye-i hayalî mertebesine varmış olur denilmişti. Yani zımnen şu tarif meydana çıkmıştı: Gaye-i hayalî, bir tabiat-ı esasiye izharı için tahvil edilmiş hakikatten ibarettir.
Bu tarifi iyice anlamak için iki şeyi bilmeye ihtiyaç hâsıl oluyor. Evvela tabiat-ı esasiyenin ne olduğunu anlamak lazım geliyordu; bu ise izah olunmuştur. Saniyen, zihnimizde hâsıl olan bir şüpheyi halletmek, bir sual-i mukaddere cevap vermek iktiza ediyordu: bir eserde mahza sanatkârın fikrine göre hakikat tahvil ve tağyir edilmekle o eser gaye-i hayalî mertebesine suut ediyorsa sonra eserlerin kıymeti beyninde bir derece, bir nispet tayini nasıl kabil olurdu? Binaenaleyh kabul ettiğimiz esasları ihlal etmeden asar-ı sanatın kıymeti ve mertebesini tayin için bize bir mikyas tayini elzemdi. (…)
-11 Temmuz 1314-