';
503. Sayı / 7. Sayfa

Miladi Tarih: 1 Kasım 1900

Rumi Tarih: 19 Teşrinievvel 1316

6. Sayfa
2 Yazı
8. Sayfa
1 Yazı
Makale-i Askeriye

Japonya Devletinin Kuvve-i Berriye ve Bahriyesi

Şu aralık Çin arazisi dâhilinde oldukça ehemmiyetli bir hareket-i askeriye icra olundu. Buna iştirak eden Japonya asakiri talim ve terbiye-i askeriyelerinin mükemmeliyetinden dolayı pek çok yararlıklar gösterdiği cihetle asakir-i mezburenin tertibat ve teşkilatına dair hülasa edebileceğim malumatın şuracıkta kariin-i kirama arzını mucib-i istifade addettim:

Kuvve-i Berriye: – Japonya devleti, asakirinin muntazam ordu hâlinde olarak talim ve terbiyesine iptida 1850 senesinde başlamıştır. Birkaç sene sonra ordunun ikmal-i talim ve terbiyesi için Avrupa’dan müteaddit ecnebi zabitleri celp ve davet olunduğu gibi birçok yerli zabitan da ecnebi ordularında istihdam olunmak ve bu suretle ikmal-i tahsil ve malumat eylemek üzere Avrupa’ya gönderildi. Fransa’dan Japonya ordusunda muallimlik etmek ve ordunun tertibat ve teşkilatını tanzim eylemek üzere celbedilen zabitler ilk defa olarak 1886 senesinde Yokohama’ya vasıl olmuşlardı. Muahharen 1885’te, Fransız muallimlerinin yerine Binbaşı Mekkel = Meckel’in [Klemens Wilhelm Jacob Meckel] taht-ı idaresinde birkaç mahir Alman zabitinden ibaret bir heyet-i muallime Japonya askerlerinin talim ve terbiyesini deruhte etti.

(…)

Hayat ve Kitaplar

16

Ten [Hippolyte Taine] ve Asarı

-500’üncü nüshadan beri mabad-

Parlak, fakat boş ve kof cümlelerden, müstehzi ifadattan hiç hoşlanmazdı. Nev-i beşer hakkında felsefesi pek şiddetli olmakla beraber bütün kulub-ı mütevazıa gibi o da fevkalade hatır-nüvaz, merhametli, müşfik ve fukara-perverdi. Hiç kimsenin kalbini kesr ve cerh etmek değil, incitmesini bile istemezdi. Ruh-ı beşere büyük hürmeti vardı; insanların zaafiyat ve ızdırabatını pek iyi tanır ve elinden geldiği kadar çaresaz olmaya çalışırdı. Hususiyle sebat-ı meramda Ten bir numunedir. Alman filozoflarından Hegel’i [Georg Wilhelm Friedrich Hegel] anlamak için eserlerini tamam bir sene her gün okumuştur. Hristiyanlıkla katiyen kat-i alaka etmiş olduğu hâlde patırtılı nümayişlerden, bi-sûd mücadelattan ihtirazen esna-yı tedfininde merasim-i diniyenin icrasını tasvibe mecbur olmuştur; fakat Katolik ayini üzere gömülmesi nazariyat-ı felsefiyesini bir nevi ret gibi telakki edileceğinden cenazesinin istiklal-i efkârına riayeti kabul eden Protestan mezhebine tevfikan kaldırılmasını vasiyet etmiş ve bu suretle hareket edilmiştir. Bütün hayatında muhafazasına itina ettiği sadeliğe mugayir tantana ve debdebenin  istirahat-gâh-ı ebedîsine giderken de yapılmamasını söylediğinden cenazesinde ne merasim-i ihtiramiye-i askeriye icra ne de akademi-kâri nutuklar irat olunmuştur.

(…)