Heyet-i içtimaiye arasında gayet muhterem ve aksam-ı mesai nokta-i nazarından gayet mühim bir sınıf teşkil eden etibba-yı askeriyenin akdes vezaifinden biri de imdat-ı mecruhin meselesidir.
İfa-yı hüsn-i vazifeyi feda-yı can ve haysiyete kadar vardırmayı bahtiyarlık addeden asker şayan-ı tebcil bulunmakla beraber onun her an muhafaza-ı hakk-ı hayatına hizmet olunmak da fevkalade muktezidir.
Mamafih mecruhinin muhabereden sonraki hâlinin teemmülü yeni bir meseledir. Zaman-ı kadimede ve kurun-ı vustaya kadar münhasıran istimal edilen esliha-i katıa, mücadelat-ı şedidenin nevmitliği ve muzafferiyat-ı hunrizanenin sermestliği esnasında mağlubin ve mecruhin üzerinde vazife-i mühlikesini itmam ederdi. Berhayat kalarak evvelce kuvve-i galibenin taht-ı esaretine ithal yahut muayyene tahsis ve bazı defa dahi feci işkencelere hedef edilenler bile mağlubiyetin en bahadır ve şeci olanları arasından bil-intihap muhafaza olunurlardı. Bakiye-i mağlubin bila-istisna mecruh bile olsa itlaf edilirlerdi.
(…)