Azimet ve avdet 1398 kilometre
9 Eylül, Pazartesi
Bir gece evvel Kütahya’ya girdiğimiz zaman kasabanın şekil ve heyetini, mevkifi iyice göremedik, mamafih mevkiften bindiğimiz araba bizi misafir olacağımız haneye götürürken mektep, kışla, daire-i hükümet gibi birçok binaların önünden geçtiğimiz cihetle Kütahya’nın sair kasabalarda nadiren görülen bir hale yani güzel bir medhale malik olduğunu anladık.
(…)
Servet-i Fünun’un ahlakiyata müteallik bazı eserler de neşrettiğini, hususiyle bu eserler herkesin, hepimizin anlayabileceği sade, latif bir lisan ile yazılarak istifade-i umumiye nokta-i mühimmesinin bunda da nazar-ı dikkate alındığını görenler içinde memnun olmayan kimse yoktur zannederim. Kendi nefsime ait olmak üzere arz ederim ki bendeniz istifadesi böyle umumi olan şeyleri erbab-ı tahrir tarafından ibraz edilen hidemat-ı insaniyenin en ilerisinde görürüm.
(…)
Şu mukaddimeden maksat-ı hakiranem Servet-i Fünun’a -yukarıda bahsettiğim o himmetinden dolayı- bir teşekkür etmek, sonra da “nezaket ve hüsn-i muamele”ye dair karaladığım makale-i atiyenin bir köşeciğe dercini iltimasa vesile bulmaktır. Tarz-ı ifademden de anlaşılır ki bendeniz “muharrir” değilim.
(…)