Katodik şuaı [cathodique], Röntgen şuaı, gayr-ı meri fotoğraf, tabiatta gayr-ı şeffaf ecsamın adem-i vucudiyeti, siyah ziya ve siyah ziyanın tıp ve cerrahlıkta tatbiki
İlm hikmet-i tabiyenin terakkiyat ahiresinden olmak üzere bundan birkaç sene evvel Almanya meşahir riyaziyyun ve hemiyyunundan Muallim Herç ve Lunar, tayf-ı ziyayı teşkil eden üç muhtelif şuadan başka dördüncü bir şuanın daha vücudunu keşfetmişler ve bu yeni şuaya müteallik olarak ettikleri tecarüb-i fenniye neticesinde mezkur ziya-yı havas-ı hükmiye ve kimyeviyesinin evvelce malum olan şuaat-ı saire evsafından külliyen farklı bulunduğunu meydana koymuşlardı. Fakat hemen şu son zamanlara gelinceye kadar elektrik ile kutb-u menfide istihsal edilen Katodik [Cattodique] şuaatın husulü ancak Crooks borusu dahiline münhasır kaldığından mezkur boru haricinde yani gerek hava ve gerek başka bir vasıta derununda mutalaası mümkün olamamıştı. Buna binaen de işbu şuaın yalnız Crooks borusu dahilinde tecelli edebilip başka bir mahalde intişarı imkan-ı haricide olmasının esbabını izah için hikmetşinasan-ı hazıra mezkur borunun bir mahal-i inşası (Milieu radiant) olduğunu farz ve kabul etmişlerdi. Ahiren yani bundan iki sene akdem meşhur Muallim Herç’in şakirdi Mösyö Lunar bu hususta icra eylediği tecarüp neticesinde şua-ı mezkuru havasız mahalde ve adi tazyik tahtında bir havada dahi elde edebildiği gibi müessir mezkurun işbu vasıtalar derununda ki suret intişarının Crooks borusu dahilindeki tarz-ı intişarına ayniyle müşabih bulunduğunu da ispata muvaffak olmuştur. Alim-i mümaileyhin işbu muvaffakiyeti üzerine bu nev-i şuanın zuhuru için artık hikmetşinasanın evvelce Crooks borusu dahilinde vücudunu tasavvur ve farz eyledikleri mevad-ı münevverenin (Matieres radiantes) malumunuz bulunan eserden başka bir şey olmadığı tahakkuk etmekle evvelki faraziye kamilen itibar ve hükümden sakit olmuştur. İşbu keşf-i mühimden sonra felsefe-i-i tabiiye mütevaggil bu şuaanın havas ve tabiatı hakkında calib-i merak bir çok mesail ile tamik-i fikre mecbur olmuşlardır ki mesail-i mezkurenin en mühimleri şunlardır:
(…)
Sanatın mevzusu, gayesi, şartları hakkında zuhura gelen meselelerin umumi edebiyatça iki veçhile istifadeyi baistir. Hatta yine edebiyatın hususi bir şubesi olan tenkit muhtelif sanatların mütalaasını vazife edinmiş olduğu için yine sanatın yine tenkitte sanatın muhtelif şekillerinden biri gibi nazar-ı itibara alınır çünkü tenkidin de gayesi güzeli meydana çıkarmak ve göstermektir.
(…)