Ulum ve Fünunun Edebiyata Tesiri [*]
[*] Fransızcadan
Ulum ve fünunun edebiyat üzerinde pek çok tesiri vardır. Ve bu tesiri de bilhassa on dokuzuncu asırda ziyadesiyle görülmüş. Çünkü ulum ve fünunun edvar-ı maziyeye nispetle büyük bir terakkiye mazhar oluşu on dokuzuncu asra tesadüf eder.
Ulum-ı tabiiye ve hikemiye on sekizinci asrın nihayetlerinde o ana kadar meçhul bir feveran-ı nagehani ile neşvünema bulmaya başlamıştır. Bir taraftan ulum-ı mevcude yeni usullerin tatbiki sayesinde yeni bir feyz buldular. İlm-i nebatat ile ilm-i hayvanat o ana kadar esaslı bir kaide-i tasniften mahrum iken nebatat ve hayvanatı cesametlerine, biçimlerine vesair zahiri, ehemmiyetsiz hâllerine göre tasnif etmeyip de asıl bünyelerine, teşekküllerine göre tasnif etmek usulü meri olmaya başlayınca ulum-ı beşeriyenin bu aksamına dahi bir intizam ve mükemmeliyet geldi. Bütün mevcudat-ı zihayat, asgar-ı namütenahiden insana kadar çeşm-i dikkate muntazam ve gittikçe mütekâmil bir silsile hâlinde nümayan oldu. Simya-yı atik mensubini imbikler, potalar içinde altın yapmak çarelerini ararlardı. Lavvaziye [Antoine Lavoisier] ise bundan iyisini, kimya-yı cedidi buldu. Bufon [Georges-Louis Leclerc, Buffon Kontu] küre-i arzın bağrına kadar enzar-ı tetkikini infaz ederek bugün sathında sakin olduğumuz seyyarenin sırr-ı hilkatini madenlerden, kayalardan, tabakat-ı arziyeden istiknah etti ve ilm-i tabakatü’l-arz kendisine layık olan mevki-i mühimi iktisap eyledi.
(…)