Edebiyat ve Hukuk [*]
[*] Fransızcadan
Edebiyat ile hukuk aynı zamanda aynı safahat-ı tekamülden geçerler. Faraza edebiyatta hakikatperestlik mesleği hüküm-ferma olduğu bir devirde nazariyat-ı hukukiyede dahi aynı temayülat görülür. Bu tevafuk ve münasebeti müeyyid emsile cümlesinden olmak üzere Fransa’da 1850 ve 1885 seneleri arasında geçen müddet irae olunabilir. Bu otuz beş senelik zaman zarfında Fransız edebiyatında realizm, natüralizm isimleriyle yâd edilen meslekler, güzeli hakikate, sanatı ilme münkad bulundurmaya say ediyorlardı. Romanlardan şahsiyet kalkarak bunlar bir mecmua-i vesaik hâline geliyor; tiyatrolardaki vazi ve itibari birtakım kavaid mehcur kalarak bir eser sahne-i temaşaya konulacağı zaman mümkün olduğu kadar hakikate takarrüp ediliyor; tarih, tetkikat-ı muşikâfane içinde tebahhura dalıyor; tenkit mümkün olduğu derecede tahlilî, ilmî olmaya çalışarak imkan mertebesinde bi-tarafiyeti muhafaza eyliyor; şiir bile ilimden, hayat-ı yevmiyeden mülhem oluyordu.
(…)
Serair-i Hüsn ü An
Elbise
Elbisenin lüzumu – erkek esvapları – moda – kadın esvapları – renkler – kumaş intihabı
“Güzellik bir elmastır, bunu altın içinde bulundurmalıdır.” İşte geçen asrın en büyük sanatkârlarından biri, Teofil Gotiye [Théophile Gautier] bu fikirde bulunuyordu. Filhakika en güzel elmaslar bile hâl-i tabiide bırakılacak olursa nazarlarımızı meclup eden şaşaalarından mahrum bulunurlar. Mamafih Teofil Gotiye’nin istimal ettiği “altın” kelimesini mana-yı hakikide telakki etmemelidir. Güzel olmak için gerdanlıklar, bilezikler, küpeler zaruri değildir. Ezmine-i kadime ekabir-i nisvandan birinin, çocuklarını göstererek: “İşte mücevherlerim, müzeyyinatım” dediği meşhurdur. Bir kadın elmas takmadan da güzel hem pek güzel olabilir. Bir heykelin kıymeti yalnız mamul olduğu maddenin kıymetine, cinsine tabi değildir. Mamafih gayet mükemmel zevk-i bediiye malik insanlar istisna edilecek olursa bir şeyin haddizatında mevcut olan güzelliğini anlamak için umumiyetle bazı ahvale ehemmiyet verdiğimizi de itiraf etmelidir. Elyevm Vatikan’daki meşhur “Belveder” heykeli [Cortile del Belvedere] birçok zamanlar Tiber nehri balıkçılarının palamar bağlamalarına hizmet etmişti!
Beden-i insani ise maatteessüf bir eser-i nefis olmaktan çok uzaktır. Binaenaleyh insanın güzelliği takdir edilebilmek için asar-ı nefise-i sanattan ziyade bazı ihtimamlara, takayyütlere muhtaçtır. Gayet mükemmel ve güzel bir vücudun da cazibelerinden bazısını kaybetmemesi için itina etmek lazım gelir. Çünkü maatteessüf çirkinleşmek güzelleşmekten pek kolaydır.
(…)