“Aşk-ı Muhrib”
Geçen hafta sonlarına doğru Osmanlı tiyatrosu Rus temaşanüvislerinden Ostrovski’nin [Aleksandr Ostrovski] latif bir eserini, “Aşk-ı Muhrib”i oynamıştı. Bu faciayı, iki sene mukaddem, ilk defa olarak yine Osmanlı Tiyatrosu’nda görmüştüm. Bendeki tesiratı, hatıratı o kadar amîktir ki bir ikinci defa temaşa için o zamandan beri şiddetle intizar etmekteydim. Bittabi bu fırsatı elden kaçırmadım; o akşam orada idik.
Hep oyunlar, bilirsiniz, üçten sonra başlar. Fakat henüz erkendi. Tiyatroya girmeden evvel Direklerarası’nda ağır ağır dolaşabilecek vaktimiz vardı. Hava da müsait; bulutsuz, yağmursuz.. Hatta üşünmüyor bile. O halde evvela yukarıdan, Vezneciler’den başlayarak biraz dolaşalım, dedik. İşte Avni Bey’in Japon mağazası. Hava gazıyla tenvir edilmiş camekanları Japonya’nın en ince, en nazar-firib eşya-yı müntehabesiyle malamal.
(…)
Şehrimiz fotograflarından bir zatın Amerika’da icra edilen fotografi müsabakasında altın madalya ihraz etmiş bir klişesinden