-2-
“Eylül”, Muharriri: Mehmet Rauf
1 Cilt, Âlem Matbaası
Birinci babda bütün eşhas-ı vakayı öğrenmiş oluyoruz. Zaten roman karışık bir sahife-i hayat değil, derin bir safha-i tahlil olduğu için birçok eşhas-ı vaka da yok. Süreyya ile Suat, birbirini seven, mesut beş seneden beri menahil bir karı kocadır. Mamafih bu hayat, ne kadar aşk ve irtibat ile geçerse geçsin, kalb-i beşerin eskimeye kabiliyetinden naşi yıpranmıştır. Aralarında eski ateş-i muhabbet azalmış, eski hararet biraz itidal bulmuş, bunun yerini samimiyet doldurmuştur. İşte bunun için yalnız karısının vücuduyla kanaat edemeyen Süreyya, Nisan sonlarına doğru taşınmış oldukları Erenköyü tarafındaki köşklerinde pek fena sıkılıyor. Babasını bir yalı tutmaya ikna edemediğini söyleyerek şikayet edip duruyor. Fakat Suat bu şikayetlerin asıl sebebi ne olduğunu biliyor, hâlâ saadet rengini muhafaza eden hayat-ı müşterekelerinin amak-ı tarinde hissolunamaz, görülmez melaller hissederek zevcini her emelden muarra tutamadığını görüyor, şimdiye kadar hep cereyan-ı vakaya tabi bırakmış oldukları hayatlarını artık idare, tertip etmek lazım geleceğini anlıyordu.
(…)
Paris’te 1900 Sergisi’nin hitamından sonra dairelerin birinde bir ziraat sergisi küşad edilmişti. Sergilerin müstağni-i izah olan ehemmiyeti bu babda tafsilat-ı zaide itasına lüzum göstermez. Paris’in şu ziraat sergisi pek mükemmel olmuş ve memleketin menafi-i ziraiyesi nokta-i nazarından bir hayli malumat-ı istihsaline hizmet eylemiştir.