Edebiyat ve Mizac-ı Üdeba [*]
[*] Fransızcadan.
İnsan dünyaya gelirken birtakım meziyat ve nevakısın tohumlarını da hamil olur. Hayat sonra bu mevahib-i fıtriyeden kimisinin neşvünemasına mümanaat, kimisinin muavenet eder, herhâlde bunları tadil etmekten hali kalmaz. Binaenaleyh asar-ı edebiyede bir kısmı muharririn tabayi-i mevrusesinden tevellüt etmiş, bir kısmı muhit-i harici ve içtimainin tesirinden ileri gelmiş birtakım netayic mevcuttur.
Asar-ı edebiye üzerinde muharrirlerin kendiliklerine ait olan tesiratı izah için son zamanlarda “ırk” nazariyesini ortaya koydular. Bir kavimde batından batına bazı evsaf ve tabayiin intikal etmesi, bir milletin o daima mütehavvil âdetleri, zevkleri arasında daima payidar kalan birtakım evsaf bulunması her ırka has birtakım kabiliyet-i fikriye ve hissiye mevcudiyetini iddiaya sebebiyet vermiştir. Daimi yahut hemen hemen gayr-i mahsus bir derecede mütehavvil birtakım esbab-ı daimenin her zamanda vücut ve ahlak-ı beşer üzerinde birbirinin aynı netayici husule getirmiş olması kabul edilebilir. Hatta nazariyat dairesinde kalmak üzere, hadd-i vasati nazar-ı itibara alınmak şartıyla Fransızların İspanyollardan veya Almanlardan boyca, bünyece, çehrece, hasılı hem maddeten hem manen farklı oldukları teslim edilir. Hatta çok kere insan karşısındakinin bir sözünü bile işitmemişken milliyeti hakkında doğru bir hüküm verebilir.
(…)
Çekildi gün; bu suhur-ı mehibenin üryan
Şevahikinde dolaşmaktayım ben işte senin,
Her akşamüstü tulu ettiğin ufuklardan
Bir ibtisam-ı sema-i aşinanı almak için.
(…)