Şiirimiz
-Makabli geçen nüshalarda-
Nazmımızın elfazına müteallik nazariyat ve mütalaatı, mümkün mertebe teferruat ve tafsilattan da bahsetmekle beraber, hülasaten izah etmiştim. Şimdi -bilmem nasıl korkmadan- vadettiğim tetkikata girişmek, maaniye… şiirin ruhuna dair söz söylemek istiyorum! İnsaniyetle beraber doğan hiss-i şiir ne kadar barik ve nazan bir hassa-ı rakik ise mükevvenatın her zerresinde mündemiç olan ruh-ı şiir de o kadar mücerret ve manevi bir esir-i letafettir. Bu hissi, bu ruhu tutmak, maddiyet-i elfaz ile buna bir vücut vermek, o vücudu eşkâl ve hututuyla nazra-gâh-ı irfanda tersim etmek… İşte şimdi bu vazifeyi tahammül etmiş oluyorum. Bir bar-ı giran ki hüviyet-i maneviyeyi eziyor, lisan-ı şiir ve hakikati ebkem bırakıyor! Mamafih ummana düşmüş bir vücut gibi çırpına çırpına ufk-ı maksuda doğru ilerleyeceğim, yorulmayacağım; makaleyi mütalaa edenlerin nazra-i terahhumu benim için bu umman-ı müşkülat arasında, bütün semalara yükselen leyal-i emvacın üstünde bir kevkeb-i hidayet olacaktır.
(…)