Deniz tutması – Kırmızı gözlük – Havayî posta – Suni ipek.
Şimdiye kadar birçok etibba “deniz tutması” dediğimiz da-i mizacı tetkik etmek, bunun neden tevellüt ettiğini anlamak, buna bir deva-yı müessir bulmak için hayli uğraşmışlardır; acaba bir netice-i katiyeye destres olabildiler mi? Bu bapta bir hüküm veremeyiz. Bazı fizyolojistler diyor ki: “Bu maraz eviye-i dimağiyede kanın cereyanına ârız olan bir nevi bataetten hasıl olur. Diğerleri bu mütalaayı kabul etmiyorlar; onların fikrince: “Bilakis deveran-ı demin bataetini husule getiren bu marazdır.”
Bahis böyle ihtilafa düşer gibi görünmekle beraber yine bir tek çare-i tesviye ile hallolunmak ihtimalinden bait değildir; çünkü esas mesele dimağda cereyan-ı demin düçar-ı bataet olmasıdır. Biz bu hususta uzun uzadıya teşrihata girişmeyeceğiz, yalnız Almanya’da ahiren bir doktorun bu da-i muazzebe karşı bulduğu çare-i müessiri beyan edeceğiz.
(…)
Gazetemizin yine bu kısmında seyyah güvercinlere dair de ince bahisler cereyan etmişti. Birtakım erbab-ı tetkik hava postacılığını ifa eden bu kuşcağızların bir sürat-i fevkalade ile seyir ve hareketlerini, şayan-ı hayret bir maharetle tayin-i cihet edebilmekteki kudretlerini nazar-ı itibara alarak bahr-i muhitin mühip dalgaları arasında yuvarlanıp giden vapurların ahvaline vakıf olmak ve yolcularla muhabere etmek imkânını da onların zayıf kanatlarında aramışlardır. İlk tecrübe Transatlantik Kumpanyası tarafından mevki-i fiile konulmuş ve muvaffakiyet ümidi hasıl olmuştur.
(…)