Aks-i Seda* [Geçen hafta intişar etti.]
Bu yeni eserin iç kabındaki şu işaret:
Muhterem Servet-i Fünûn’a: 28 Temmuz
Nigâr Bint-i Osman
Kitabı elime alırken hasıl olan hiss-i ihtiramı tezyit etti, eser kitapçıdan alınmış adi bir kitap olmaktan kurtularak bir ehemmiyet-i mahsusa aldı. Yazıyı uzun uzun tetkik ettim; harfler arasında göze çarpacak kadar bir adem-i tenasüp var, ince kesilmiş bir kalemle ve siyah mürekkeple yazılmış; sonra birden kendime gelerek: “İşte elinde bir delil ki müellifin kalp ve ruhunu el yazısından daha iyi sana ifşa edebilir.” dedim. Ve bunu bu nokta-i nazardan okumak benim için büyük, büyük bir zevk oldu.
Bir kadın eserini daima büyük bir dikkat ve lezzetle mütalaa ederim; bu kadın bir Osmanlı hanımı, eser bir Osmanlı eseri olunca tabii bu mütalaaya başka bir ehemmiyet ve kıymet geliyor. Aks-i Seda’nın bir hususiyeti de müellifesinin kalplerimizi “efsus”larıyla teshir etmiş ve edebiyatımızın erkan-ı mühimmesinden addolunmuş bir hanımefendinin son ve yeni eseri olmasıdır.
(…)