-58-
Derekât-ı İdrak
Bu satırları, geçende vefat eden bir arkadaşımın bana tevdi olunmasını vasiyet ettiği evrakı arasında bulduğum bir mektuptan aynen naklediyorum:
…. Senelerden beri bir metrukiyet-i metabe içinde bulunduğum için bir tarik-i dünya gibi her şeyden bihaber yaşıyorum. Günlerimin sıklet-i sükûtu beni o kadar eziyor ki sahaif-i matbuattan bir gulgule-i mütenavibe ile akıp giden seyl-i mübahasatı bile duyamıyorum. Mektubunuz bu sükûtu, fakat bir kere için, ihlal edecek…
“…”nın ahiren neşrettiği eser-i edebiye amme tarafından pek büyük rağbet arz edilmiş olduğunu en mühim havadis-i matbuattan olmak üzere yazıyorsunuz. Mazhar-ı rağbet-i amme olan bir eserin mahiyetini teşrih etmekten ziyade “rağbet-i amme”yi tahlil eylemek daha faydalı bir tetebbu olur.
Yirmi bu kadar asır evvel söylenen “Avamı memnun görüyorum, bir hata mı ettim?” sözü eski, yeni her asrın hatta bilumum a’sar-ı müstakbelenin muarref mahiyeti olmaya layıktır. Ben ne kadar eserler gördüm ki istikbaline koşan alkışlar zamanın ka’r-ı nalan-ı nisyanında pek çabuk boğuldu kaldı!
(…)
İran Murahhası Mirza Rıza Han (Üstte)
Japon Murahhası Baron Hayaşi (Sağda)
Çin Murahhası Yang Yo (Solda)