';
434. Sayı / 12. Sayfa

Miladi Tarih: 6 Temmuz 1899

Rumi Tarih: 24 Haziran 1315

11. Sayfa
2 Yazı
13. Sayfa
1 Yazı
İstanbul Postası

Evet, varaka sahibinin yerden göğe kadar hakkı var. Ne kadar şikâyet etse mahcubane sükût eylemekten başka çare yok. Niçin haftalık musahabeleri yazamaz oldunuz, diyor. Doğrusunu söyleyeyim mi? Afaki söz etmekten usandım da onun için… Her hafta mutlaka bir posta yazmak: Birbirlerinden uzak memleketlerde oturup da muhabereleri yalnız birbirlerinin sıhhatlerini işardan ibaret kalan baba ile oğul mektuplarını pek andırıyor! O hafta hava nasıldı, mesela şakır şakır yağan yağmurun, yahut küfür küfür esen rüzgârın sokaklarda peyda ettiği çamurdan, kaldırdığı tozdan başlayacağız. O toz toprak arasında Fenerbahçe’de, Çırçır Suyu yolunda bir cevelan yapacağız. Şu bahane ile idare-i mahsusa vapurlarının ataletiyle eğleneceğiz. Söz sırası gelirse tiyatrolardan, çalgılardan biraz dem vuracağız. Mınakyan Efendi’nin “İki Öksüz Kız”ını, Tatyos takımının “İstedim de” şarkısını tetkik edeceğiz. Beyoğlu’na çıkarsak Taksim Bahçesi’nin neşvesini, Osmanbey Gazinosu’nun kalabalığını unutmayacağız. İşte bütün meşgale-i zevkiye şu daire içinde…

(…)

Bak, az kalsın ben unutuyordum. Mösyö Sala Beyoğlu’na bu yaz için mükemmel bir operet tiyatro kumpanyası celp eylemiştir. Yeni tiyatro Tepebaşı yazlık tiyatrosunda kariben icra-yı hünere başlayacak ve İstanbul’da görülmemiş oyunlarla beraber meşhur eski operetler mevki-i temaşaya koyacaktır.

Temaşaya hakikaten layık bir manzara geçen haftaki lodos dalgalarıydı. O ne fırtınaydı!.. Marmara Denizi’nde büyüyüp köpürüp gelen dalgalar Caddebostan, Kadıköy yahut Samatya, Makriköy sahiline vurdukça şematetten kulaklar, beyaz köpükten gözler kapanıyordu.

(…)

Bir yandan hamamda gibi ter dökerken bir taraftan oyun seyretmek şartıyla cuma, pazar günleri tiyatrolara gidenlere ara sıra neler seyreyliyorsunuz diye sorarım. Geçenlerde bu zatlardan bir tanesi Bulgurlu Tiyatrosu’ndaydım, dedi. Ben mütehayyir oldum. O ısrar eyliyor, “Evet, Bulgurlu’daki tiyatro, ne taaccüp eyliyorsun? Hem iki tane var.” diyordu. Dayanamadım, Üsküdar’ın Koşuyolu’nu göze alıp, bir gün oraya kadar çıktım. Vay efendim, tiyatrolar, hâllerine kediler bile gülüyordu.