Küçük Hikâye: Hüsn ü Aşk
– Abdullah Zühdi Bey’e-
Sahilden Kalender’e doğru bir kesalan-ı tab-nümun ile yürüyorduk. Gözlerimiz Belgrad şahikalarının kesif yeşillikleri arasında gizli gizli süzülen güneşin tesir-ı gurubuyla yarı kapalı… Dudaklarımız, Boğaziçi akşamlarına mahsus o yasemin kokularını andıran, fezayı iri parmaklarıyla seve seve, okşaya okşaya, temiz dudaklarıyla eme eme öpen nesimin buy-ı nerminini içmek için nim-küşade… Yürüyorduk.
(…)
(Mabadı gelecek hafta)