Bu eser-i âlînize lâhak olmak üzere gönderdiğiniz “mukabelename” yi affınıza istinaden neşretmedik.
Tercümelerinize vuku bulan tarizat hüsnüniyete müstenit ve muhik şeyler olsa, yahut bu tarizatı yazan kalemler – mukabelenamenizde bihakkın tenkit buyurduğunuz – hatiat-ı fahişe ile alude olmasaydı, mukabele için sarf ettiğiniz zahmet seref olmazdı. Fakat yine affınıza itirazen, söyleyelim ki beyhude yere ihtiyar-ı külfet buyurmuşsunuz.
(…)
İngiltere’de Türkçe Tedrisatı
Servet-i Fünûn’un “Almanya Alem-i Ticaret ve Sanayine Bir Nazar” serlevhasıyla neşrettiği bend-i mühimin “Hafta geçmiyor ki bir Alman fabrikasının yeni bir seyyar memuru matbaamızı ziyaret etmiş olmasın” fıkrasını bir meclis-i sohbette İngilizlere naklettim; fakat “Matbaamızı” yerine “Osmanlı Ticaretgâhlarını” sözünü istimal eyledim ve bu seyyar ticaret vekillerinin ekseriya Türkçeye bile aşina olduklarını ilaveten beyan etmeyi münasip gördüm. Bu sözümü dinleyenlerden birisi: “Almanların şehrah-ı rekabet-i ticariyede ilerlemelerine medar olan esbabın başlıcası lüzumu olan elsine-i ecnebiyeyi öğrenmeleridir”, dedi ve İngilizlerin, Avrupa elsine-i mühimmesine şu son senelerde atf-ı itina eyledikleri hâlde, elsine-i şarkiye-i İslamiyenin mühimlerinden olan Türkçeye asla heves eylemediklerini, kemal-i taaccüp ve teessüfle, dermeyan eyledi.
(…)