Bedayiü’l-Acem
Bostan’dan:
(…)
Tevekkülün meal-i hakikisini idrak edemeyenlerden biri elsiz, ayaksız bir tilki görerek, idame-i hayat için lazım olan esbab-ı maişeti tedarikten her vechile âciz böyle bir mahlukun ne suretle himaye-i halike mazhar olabileceğini düşünmekte, hayretten hayrete düşmekte iken öteden arslanın biri bir çakal sayd etmiş; geliyormuş.
(…)