-15-
Sanat ve Şiirin İstikbali
2
Sanatın istikbalinden nevmit olan bazı hükema, bu son zamanlarda pek ziyade terakki eden hiref-i muhtelifenin de sanatla kabil-i itilaf olmadığını söylüyorlar. Bugün icat olunan makinelerde hayalin telezzüz edeceği, meşgul olabileceği bir şey bulunmadığı gibi istikbaldekilerde de hiç bulunmayacakmış.
Bu zatlar bir noktada yanılıyorlar. Zannediyorlar ki bir cisimde bizim hayalimizi cezbeden şey onun izhar ettiği kuvvet-i tabiiyedir. Bu doğru olsa haklarını teslim etmek lazım gelir. Çünkü bir yel değirmeni, bir yelken sefinesi görülünce derhâl insanda bunları tahrik eden rüzgâr fikri hasıl olur. Yeni makinelerde ise hiçbir fikir hasıl olmaz. Buhar, elektrik gibi kuva-yı muharrike makinelerin içinde gizlidir. Makineler de gittikçe küçülmeye, sadeleşmeye meylediyor, nazarlarımızda azim bir kuvvet tecessüm ettirmekten âciz kalıyor. Hâlbuki uzaklarda deniz üzerinde dolaşan bir geminin beyaz ve hafif yelkenini görünce rüzgârın tahriki aklımıza gelir de bunu onun için mi sever, beğeniriz? Hayır, burasını düşünmeyiz bile. Bir geminin hareketi ne kadar kendi kendiliğinden hasıl oluyor gibi görünür, sanki bir kuşun darabat-ı cenahına benzerse onda o kadar letafet görür, o kadar beğeniriz. Demek bu gemide bizim sevdiğimiz şey rüzgârdaki kuvveti göstermesi değil, belki o kanatlara benzeyen yelkenleriyle hayalimizde bir hiss-i hayat uyandırmasıdır.
(…)
-20 Eylül 1314-