Gazetemize münderiç bilcümle asar-ı fenniye ve edebiyenin hukuku mahfuz olduğu her nüshamızda ilan olunduğu halde bazı resail-i mevkute tarafından -hatta mehazıyla beyan etmeksizin- kendi mallarıymışçasına münderecat-ı edebiyemizin naklolunduğu maalistiğrap görülüyor. İşbu muamelede devam olunacak olursa badema gazetemizde bir kısm-ı mahsus açarak asar-ı münteşiremizi nakleden resailin isimlerini ve hangi eserlerin iktibas olunduğunu -başka türlü hareket meslek-i müttehidimize münafi bulunduğundan- ilana mecbur olacağız.
Yağmurlu geçen haftamız, sokaklarda hâsıl olan çamurdan dolayı on beş gün evvelki soğuk günleri arattı. Cevv-i semayı kaplayan siyah bulutlar -bereket versin- ara sıra sıyrılıyor. O zaman güneşin ziya-yı ruh-fezası etrafa aksederek nazarları sevindiriyor. Yerdeki yaşlığı kurutuyor. İnsanı sokakta gezmekten bile bezdiren çamurlar kendini çekiyor. Hakikat! Yağmurlu bir günü müteakip arz-ı didar eden revnektar hava şehrimizde ne kadar hoş bir manzara hâsıl eyler. O zaman İstanbul’umuzun mürtefi bir noktasında durup pişgâha çıkacak manzarayı temaşa gibi zevk-aver bir levha olamaz. İşte geçen Cuma günü hava, semanın vech-i şuledarıyla o kadar latifti. Beyoğlu Caddesi öğleden sonra zevk-perestan ile doldu.
(…)
Cuma günü akşamı Beyoğlu’nda Sponik [Sponeck] Birahanesi’nin üst katındaki salonda gazetecilere mahsusen icra olunacak “müteharrik fotoğraf” tecrübesi seyrolunacaktı. Tecrübe icra edildi. Fevkalade hoşumuza gitti. Müsaade ediniz de anlatayım: Eğer medh ve senamız sizde dahi bir heves ve merak hâsıl ederse Sponik [Sponeck] salonuna kadar bir çıkıverirsiniz. Zira cuma akşamı gazetecilere hususi olarak icra olunan tecrübeler o geceden itibaren temaşagerana mahsusen tekrarlanıyor. Müteharrik fotoğraf yani sinematografın ne olduğunu Servet-i Fünûn karileri biraz bilirler zannederim. Zira şu usul icat olunduğu zaman muharrir-i fennimizi epeyce işgal etti. Hayli sayfalarımızı sinematograf tarifine, birkaç resmimizi de şu makinenin eşkâline hasreyledi. Yeni bir fotoğraf makinesi icat etmişler ki dakikada bine kadar resim alıyor ve bu resimleri bir şerit üzerine çıkarıyor.
(…)
Tecrübeleri icra eden Mösyö Hanri’nin maharetine hakikaten hiçbir diyecek yoktu. Sinematograf sanatına hakkıyla agâh olan Mösyö Hanri mahir bir ressamdır. Maharet-i sanatkâranesi sayesinde tecrübelerin ufak tefek bazı nevakısını dahi şüphesiz ikmal edeceğinde şüphemiz yok. O halde kış geceleri için hele önümüzdeki Ramazan-ı Şerif’te İstanbul ehl-i zevkine bir güzel eğlence daha çıktı demektir.
Şehrimizin kışlık karşı yaka eğlenceleri sırasında sinematograf ile evvelki hafta tetkikatını icra ettiğimiz Fransız Tiyatrosu istisna edilirse Beyoğlu’nda bir şey kalmıyor.
(…)