Afaki sözler arasında hemen daima irad olunan bir sual vardır ki o da ilkbaharla sonbahardan hangisinin tercih olunduğuna dairdir. Sizce nasıl? Siz ne buyurursunuz? diye birkaç kişilik bir bezm-i sohbette sualler deveran eder gider. Herkes cevabını verdikten sonra müddeasını ispat için şu iki fasl-ı latifin yad-ı evsafına başlar.
(…)
Bakınız şimdi İstanbul’umuza. Bu seneki şiddetli sıcakları takip eden sonbahar ne derece letafetle hüküm-ferma oluyor. Birkaç haftalardır gidemediğim mesireleri geçen Cuma günü şöyle bir dolaştım. Hepsini de pek tatlı buldum. Fark en ziyade Kuşdili, Fenerbahçe tarafındaydı. İki defa bolca yağan yağmur ağaçları, çayırları güzelce yıkamış, levn-i tabiilerini meydana çıkarmış; yollarda toz kalmamış; evlerin, duvarların da asıl renkleri meydana çıkmış. Birkaç nüsha akdem yazdığımız ihtar nazar-ı dikkate alınarak iyice tamir edilmiş olan Kadıköyü caddesinden geçip de Kuşdili çayırını sağa aldığı gibi insan gayr-i ihtiyari gülüyor.
(…)
-15-