Medeniyetin son derece müterakki olduğu ve sanat ve marifetin mertebe-i kusvaya vardığı bir yerde en mükellef ve en müzeyyen bir salon tasavvur olunsun. Avrupa veya Amerika’nın servet ve yesarıyla meşhur olan zevattan birinin ikametgâhı tahayyül edilsin. Sanat-ı beşer devr-i hazırda ne gibi asar-ı nefise ve eşya-yı nadire vücuda getirebilmiş ise burada müçtemi görülür. (…) O ziyneti ikmal edecek, o salonun mükellefiyetini temin eyleyecek şey şark halılarıdır. Avrupa ve Amerika her nev eşya-yı nefise ve mahsulat-ı sanaiyede bizimle rekabet edebiliyor, fakat bazı Anadolu vilayat-ı şahanesinin başlıca sanatı olan halı nesc ve imali hususunda meydan-ı müsabakaya girmekte şeref ve imtiyaz uhdemizde takarrür eder. İzmir’den her sene Avrupa ve Amerika’ya ihraç olunan kaliçelerin miktar ve kıymeti bu emtia-i dâhiliyemizin ne derece mazhar-ı itibar olduğunu göstermekte.[*]
[*] İngiltere ve Amerika’ya gönderilen halılar İzmir’den ihraç olunur, üç sene zarfındaki ihracat bervech-i âtidir:
1893…………2350
1894 ………… 2263
1895……… 2924
Her balya 220 kilo gelip 1895 senesinde ihracatın miktarı sıklet itibariyle dokuz yüz kırk üç bin iki yüz seksen grama baliğ oluyor ve kıymeti yüz doksan bin İngiliz lirası tahmin ediliyor. (…)