';
263. Sayı / 9. Sayfa

Miladi Tarih: 26 Mart 1896

Rumi Tarih: 14 Mart 1312

8. Sayfa
5 Yazı
10. Sayfa
3 Yazı
Paris Muhabirimizden Mektub-ı Mahsus

20 Şubat sene 1311

Evvelce yazdığım mektuplarımın birinde amele hayatından bahsettiğim sırada akşam üzeri o mavi gömlekli sınıfın mevid-i telâkisi bulunan kabareler hakkında uzun uzadıya malumat vereceğimi vaat etmiştim. Filhakika kışın tahtessıfır on beş veya on sekiz derecede yazın ise bilakis tahammül-güzar sıcak havalarda bir binanın yedinci katında incecik bir kalas üzerinde çalışan ve hayatını bin türlü tehlikeye ilka ederek bu vechile temin-i maişet eden şu gayyur işçileri tezgah başında seyretmek kadar calib-i dikkat bir şey tasavvur olunamaz. Binde bir bile müstesnası olmadığı için diyebilirim ki bila-istisna her bir amele çalıştığı yerde paydos düdüğünü işitir işitmez başına kasketini koyduğu gibi doğru mutadı olan kabarelerden birisine can atar. Hâlbuki bu kadar mihnet ve meşakkatle kazanılan hayatı müskiratla zehirlemek muvafık-ı akıl ve hikmet olmadığından şu halin men’i esbabına tevessül olunmuştur.

Malumdur ki hayat-ı beşeri tesmim, çile-i aklı tarumar ve hanmanları perişan eden şeylerden başlıcası müskirattır.  Binaenaleyh lisanını henüz öğrenmeye başlayan bir tıfl-i nevzadın kıraat kitabında müskiratın mazarratından sekrin netayicinden başka bir şeyden bahs olunmuyor. Her yerde her memlekette buna dair mühim konferanslar veriliyor. Müskirat üzerine ağır vergiler tarh olunuyor. Sekr halinde iken ika-i cürm ve cinayet edenlerin efali gazetelerle ilan kılınıyor. Müskirat istimal etmeyenlere mahsus cemiyetler teşekkül edip bu cemiyete aza olanlar birçok tekaliften muaf tutuluyor. Pek çok imtiyazane mazhar ediliyor. Hasılı hatır ve hayale gelmedik çareler aranıp bulunuyor. Hayfa ki bu kadar tedabire bu kadar mesaiye karşı müskirat istimali taammüm ettikçe ediyor. Bu yalnız Fransa’da değil İngiltere, Almanya, Rusya, Amerika hülasa dünyanın her noktasında böyledir. Medeniyet hangi memlekete başını sokarsa ömr-i beşeri ifnaya hadim ne kadar vasıta varsa hepsini de beraber getirir.

(…)

Sanat

[262. nüshadan mabad]

Documents littéraires isimli muteber eserinde Viktor Ügo [Victor Hugo]’ya hasrettiği bapta “ben demiyorum ki Natüralizm ebediyen baki kalacaktır. Fakat hiç olmazsa fenne daha yakın olduğu için binası hakikat üzerine kurulmuş bulunduğu için Hayaliyununki kadar çürük temelli değildir.” demiş. Ve hakikatperverliğini bu suretle de izhar etmiştir.

Bütün Avrupa’da değilse bile Londra’da ve –aralarında hususi bazı nüanslar olmak şartıyla- Paris’te, Almanya’da yeni İdealizm meslek-i edebisi baş göstermekte olan diğer meslek-i edebiler meyanında en ziyade göze çarpmakta ehemmiyetini izhar etmektedir. Yarın ihtimal ki o da kuvvetini sarf eder de bir müddet dinlenerek gençleşmiş olan Natüralizme meydanı terk eder. Hakikat şudur ki edebiyatın ve fikirlerin terakkisinde dahi tekamül muntazam bir raks ile vuku buluyor. Edebiyatın bu vechile iki nokta arasında raks etmesi müstakil bir şey değildir. Fakat tamamen fennin ve felsefenin raksına tabidir.  (…)