Kahvenin mazarratı – maraz-ı kahve – tebdil-i havaya lüzum kalmadı – mayi-i hava şişeler içinde satılacak – dağ ve denizin saf havasını her yere celb etmek mümkündür – petrolün tehlikesini bir derece tahfif mümkündür – tuzlu gaz
Kahvenin mazarratından bahsetmek bizim için sevgili bir refikin çar ve naçar seyyiatını söylemek demektir. Erbab-ı fen taharri-i hakayık vazifesiyle kendisini muvazzaf bilir, nezakete riayet etmeyerek yani başkasının itiyat ve ülfetine müdahale etmekten korkmayarak taharriyat ve tetkikatında devam eder. Ama kimse iddia edemez ki bir mütefennin zatın keşf-i hakikat ettim diye meydana çıkardığı şey, mahz-ı hakikattir. (…)
“Galip Beyefendi Hazretleri”
Berlin sefaret-i seniyyesine tayin buyuruldukları bu nüshamızın tevcihat kısmında muharrer olan Viyana sefir-i kebiri atufetlü Galip Beyefendi hazretlerinin bir kıta-i tasvirleri sahife-i iftihara derç olunuyor. (…)
(Viyana’dan Berlin’e atanan konsolos Galip Bey yabancı devletlerden de nişanlar almış ve kendisi ile ilgili kısaca bilgi verilmiştir.)
“Dördüncü Ordu Manzaralarından”
Saye-i terakkiyat-vaye-i cenab-ı padişahide dördüncü ordu-yı hümayun merkezi Erzincan’da vücuda getirilen birçok müessesat-ı mühimme-i askeriyeyi Servet-i Fünûn’da peyderpey derc-i sahife-i iftihar etmiştik. Bu defa dahi müteferrık surette pişgâha vaz edilmiş olan ebniye ve müessesatın manzara-i umumiyesini irae eyliyoruz ki Erzincan’a bir saat mesafede Kurutilek nam mahalde müceddeden inşa olunan esliha-i hafife ambarıyla muhafazasına mahsus karakolhaneyi ve dördüncü ordu-yı hümayun müşiri devletlü Mehmet Zeki Paşa hazretlerinin yetiştirmiş oldukları suni ormanın bir cihetini ihtiva eder. İşbu resim dahi ordu fotoğrafhanesinin bir fotoğrafından hakk olunmuştur.
“Merhum Hüseyin Hâkî Efendi”
Şirket-i Hayriye müdürü Hüseyin Hâkî Efendi merhumun vefatıyla tercüme-i hâlini geçen nüshamızın vefeyat kısmında yazmıştık. Bugün dahi bir kıta-i tasvirlerini derç eyliyoruz. (…)
“Kombari Efendi”
Rasathane-i amire müdürü Kombari Efendi’nin vefatını dahi geçen nüshamızda bildirmiş olduğumuz cihetle müteveffa-yı mumaileyhin bir kıta-i resmini bugün derc-i sahife eyliyoruz. (…)