260 numaralı nüshamızla Servet-i Fünûn’un beşinci sene ve onuncu cildi ikmal olunuyor. Abonelerimiz meyanında müddet-i iştirakleri bu nüsha ile hitam bulanlardan, nüshalar kabulünde inkıtaya düçar olmamak üzere hemen tecdi-i iştirak ile idarehanemize işar-ı keyfiyet ve bedel-i malumunun poliçe veya posta emaneti tarzında irsal buyurulmasını bilhassa rica ederiz. 260 numarada hitama erecek abonelerimiz bu hafta gelecek hafta alacakları nüshalar üzerinde müddetin hitamını irae eder bir ihtar-ı matbuaya dahi müsadif olacaklardır.
Afitab-ı cihan-tabın akşam üzeri ufk-ı garbide perde-i hafaya çekildiği dakikada –mah-ı gufran-nişan Ramazan devam eyledikçe- milyonlarla ehl-i İslam bir anda nevale-çin niam-ı Rabbanî olurlar. Bir anda feth-dehen-i şükran ve muhammedet eylerler ki yalnız şu mülahaza insanı pek derin tefekkürata sevk etmeye kâfidir. Uzaklara sevk-i nazar-ı tetkike ihtiyaç yok. Şehrimizde bile yüz binlerce Müslüman halkın vakt-i gurubu ilan eden top sedasıyla beraber on üç on dört saattir devam eden sıyama hatime vererek bir anda iftar eylediklerini düşünmek hakikaten vela-resandır.
Soğukların -zemherilere taş çıkaracak surette- cemreler içinde avdeti üzerine birdenbire sıfırdan aşağı buz derecesine tenezzül eden hararetin (ne yapalım, tabir-i fennîsi böyle, fennen “Soğuk yoktur, hepsi hararetin tenakusundan tevellüt eder.” diyorlar) sevkiyle sahur zamanı yine o yüz binlerce halkın tiril tiril titrediğini düşünmek dahi vela-resan olur. Lakin şaka değil ha! Soğuk şiddeti geceleri, hele sabaha karşı fena tesir eyliyor. İftarla sahur arası uykuya yatmış olanlar ise sıcak döşekten kalkıp soğuk sofra başında soğuk söğüş ile soğuk hoşaf yemeğe pek zor gelebiliyor. (…)
Malum ya Ramazan’da eş dost arasında iftar daveti kaidedendir. Bu kadar senedir kariîn-i kiramla musahabekarlık eden muharrir-i âciziniz dahi şu kaideye ittiba ederek siz bir davet eyleyecek fakat iftara değil ha! Gelecek haftadan sora mübaşeret eyleyeceğimiz altıncı sal-i neşriyatımıza mahsus nüshalara lütfen irae-i rağbet ve teşvike.