';
257. Sayı / 5. Sayfa

Miladi Tarih: 13 Şubat 1896

Rumi Tarih: 1 Şubat 1311

4. Sayfa
4 Yazı
6. Sayfa
2 Yazı
Musahabe-i Fenniye

Doktor Röntgen’in [Wilhelm Conrad Röntgen] keşfi ezhan-ı umumiyeyi hâlâ işgal ediyor – Bir iki tecrübe daha! – Elektriğin meydan-ı harpte bir küçük tatbiki – Gözün bir fotoğraf makinesi olduğunda şüphe kalmadı – Deniz havasının tuzlu olması ne şarta mütevakkıftır? – Deniz kenarlarında tebdil-i hava – Havada seyahat meselesinin halliyle iştigal edenlerden biri daha.

Almanya etibbasından Doktor Röntgen’in insanın gözünü müteessir kılmadığı halde gözden daha mükemmel bir alet makamında görülebilecek olan fotoğraf makinesine ve hassas levhaya tesir eden bir nevi şuaat keşfettiği ve bu sayede kapalı kutunun içindeki şeyin resmini almaya muvaffak olduğunu ve bir duvarın öbür tarafındaki eşyayı da fotoğraf gözüyle görebilmenin yolunu keşfettiğini ve insanın bedeni içinde mahfuz kemiklerini dahi -şuaat-ı cedide deriden etten bir cism-i şeffaftan geçer gibi geçtiği için- fotoğraf levhasında tersim edildiğini geçen nüshamızda gösterdik.

(…)

Meydan-ı harpte yalnız Doktor Röntgen’in keşf-i cedidinden istifade cihetine gidilmiyor. Her keşiften ve her türlü terakkiyat-ı medeniyeden muharebede istifade edilmek ciheti de naklolunuyor. Avrupa’nın son askerî manevraları sırasında elektrik ziyasından istifade çareleri düşünülmüş ve gece meydan-ı harpte yaralıların kaldırılması için bu meydanın yüksek sırıklar üzerine tertip olunacak kuvvetli elektrik lambalarıyla tenvir edilmesi ve bu lambalar ziyası akiselerle uzak yerlere aksettirilmesi ne dereceye kadar fayda-bahş olacağı tecrübe olunmuştur.

(…)

Doktor Röntgen’in keşfi üzerine gözün bir fotoğraf makinesinden farkı olmadığı hakkında hayli söz söylenmiş olup hatta gözün müteessir olmadığı şuaattan hassas fotoğraf levhalarının müteessir olduğu uzun uzadıya izah edilmiştir.

(…)

 

Doktor Röntgen’in Tecrübelerinden: Bir Kurbağanın Kemikleriyle Damarlarını İrae Eden Fotoğraf (Üstte)
Bir Elin Kemiklerini Dahi İrae Eden Fotoğraf (Altta)
Paris Muhabirimizden Mektub-ı Mahsus

Fi 15 Kanun-ı Sani Sene 1311

Mon-dö-piyete [Mont de Piete]

Birçok haftalardır sıra ile yazdığım mektuplarda Paris fukara-yı ahalisinin suret-i maişeti, hayatı ve buna karşı hükümetin muaveneti vesaire gibi ahvalden bahsedip duruyorum. Bilmem ki, karin-i kiram artık elverir! Paris muhbiri biraz da Paris’in zenginlerinden bahsetse iyi ederdi diyecekler mi? Ben de memnun değilim. Bu kadar malumatı istihsal edebilmek ve bu babda bir fikr-i mücmel hasıl eylemek için sıkıntı çekmiyorum desem yalan söylemiş olurum. Esafil-i nasın bulunduğu yerlere girmek, sabahları güneş doğmadan hastanelerin kapılarına biriken halkı görmek için hab-ı rahatı terk etmek hiç de hoşa gitmiyor. Ne fayda ki meclubu olduğum merak bir türlü beni terk etmiyor. Ne zaman halkın şu sınıfı hakkında tamamıyla istihsal-i fikir edebilirsem o zaman Paris kibarlarından, bunların hayatlarından, balolardan, tiyatrolardan bahsederim. Hazır şu sayede buralarını ben de gezmiş ve biraz da eğlenmiş olurum. Lakin iki hafta daha müsaade ediniz; bakınız daha calib-i merak nelerden bahsedeceğim.

(…)