Tere’den tercüme.
Bir yalıdasınız: Gözünüzün önünde daman-ı afak ile mahdut vasi bir deniz geniş bir havz-ı kebut gibi- rakit mücella duruyor. Civardaki yalılardan tek tük pencereler açılmış Şu pencerede bir küçük hanım dün akşam validesinin lisanından ancak sonunu işittiği bir muhaverenin sonra gece gördüğü rüyanın ne demek olduğunu düşünüyor. Gözü karşıda semavi mendiller gibi temevvücat-ı vedaiye ile uçuşan beyaz bulutlara dalıp dalıp gidiyor, gâh bir eliyle omzundaki ipekli atkıyı bir makine gibi farkına varmaksızın düzeltiyor. Gâh elindeki beyaz fistolu işlemeli ince ipek mendili pembe dudaklarına kadar götürerek, hafif, bir hayal-i gülgun gibi hafif bir tebessümü bir nazar-ı hayalîden gizliyor. (…)
[Fotoğraf Erzincan’da Alınmıştı]
“Hamidiye Hafif Süvari Alayları”
Bu nüshamızda münderiç iki büyük levhadan biri ba-irade-i seniyye-i hazret-i hilafetpenahi geçende Erzincan ve Trabzon birlikleriyle[?] Dersaadet’e celp buyurulan Hamidiye Hafif Süvari Alaylarından milli aşireti reisi izzetlü İbrahim Paşanın maiyetindeki kırk birinci alaydan bir bölüğün ümera ve zabitanını, diğeri ise bu bölüğün saff-ı harb nizamındaki vaziyetinin yandan görünüşünü irae etmektedir.