“Enstantane Fotoğraflar”
Bu nüshamızın birinci ve dört yüz dört numaralı sahifemizde gördüğünüz resimler, fotoğraf heveskârının asarı enstantanelerden yapılmıştır. Her biri, başka zatın, başka tarzda makinenin mahsul-i hüner ve marifeti olduğu gibi her birinin manzara ve letafeti dahi diğer şekildedir. Mesela birisi yağmurlu havadan sonra arz-ı didar eden güneşin hararetli ziyasına yelkenlerini açmış bir kayığın iskele başındaki manzara-i zarifesini, diğeri “Kabak” bedest olarak mahalle mahalle dolaşıp tıfl-ı şabede-bazları sürekli kahkahalara düşüren bir sazende-i (!) siyeh-rengi gösteriyor. Bir diğeri şu mevsimde mesai-i ziraiyenin en mühimi olarak devam eden tarla sürümünü irae eyliyor. Dördüncüsü Karaköy kapısındaki karakolhaneyi sahilden tasvir eyliyor. Hülasa her birisi hayat-ı mesai ve vazifenin birer tarz-ı diğerde tecellisini nazarlara arz ediyor.
Dört yüz dördüncü sayfamızdaki resim ise Kabataş önünden pupa yelken Üsküdar’a doğru saldırmış bir mavnayı gösteriyor ki boğazın rakit suları üzerinde rüzgârın yardımıyla aheste ve ahenkli surette akıp giden şu mavnanın arkasından dahi Kabataş’tan Beyoğlu’na müntehi olan sath-ı maili hatta yukarıdaki Almanya Sefarethanesini dahi seyrediyoruz.
Artık mevsim hulul eyliyor. Fotoğrafçılık gayretleri yeniden canlanacak demektir. Sal-i cedidin fotoğraf muvaffakiyatını tasvir ve tafsil eyleyecek fotoğraf musahabelerimize başlamak zamanı dahi yaklaşıyor. Onun için heveskâranın muavenet-i sanatperveranesine intizar eyleriz. Gelecek nüshamızdan sonra ehl-i meraktan varit olacak fotoğrafların müntehaplarını kemafissabık derc-i sahife eyleyeceğimiz gibi haklarında malumat dahi vereceğiz.