';
518. Sayı / 13. Sayfa

Miladi Tarih: 14 Şubat 1901

Rumi Tarih: 1 Şubat 1316

12. Sayfa
2 Yazı
14. Sayfa
3 Yazı
Esna-yı Harpte İmdad-ı Mecruhin

Heyet-i içtimaiye arasında gayet muhterem ve aksam-ı mesai nokta-i nazarından gayet mühim bir sınıf teşkil eden etibba-yı askeriyenin akdes vezaifinden biri de imdat-ı mecruhin meselesidir.

İfa-yı hüsn-i vazifeyi feda-yı can ve haysiyete kadar vardırmayı bahtiyarlık addeden asker şayan-ı tebcil bulunmakla beraber onun her an muhafaza-ı hakk-ı hayatına hizmet olunmak da fevkalade muktezidir.

Mamafih mecruhinin muhabereden sonraki hâlinin teemmülü yeni bir meseledir. Zaman-ı kadimede ve kurun-ı vustaya kadar münhasıran istimal edilen esliha-i katıa, mücadelat-ı şedidenin nevmitliği ve muzafferiyat-ı hunrizanenin sermestliği esnasında mağlubin ve mecruhin üzerinde vazife-i mühlikesini itmam ederdi. Berhayat kalarak evvelce kuvve-i galibenin taht-ı esaretine ithal yahut muayyene tahsis ve bazı defa dahi feci işkencelere hedef edilenler bile mağlubiyetin en bahadır ve şeci olanları arasından bil-intihap muhafaza olunurlardı. Bakiye-i mağlubin bila-istisna mecruh bile olsa itlaf edilirlerdi.

(…)

1900 Sergisi’nde Alman Şubesi

On dokuzuncu asrın bütün edvar-ı sabıkaya nispetle hem adetçe hem mahiyetçe azim, faik addedilebilecek türlü türlü muhteraat-i mühimme-i medeniyesinin icap ettiği büyük bir faaliyet-i fikriyeden âdeta yorulmuş olan beşeriyet-i mütemeddine yirminci asrın aguş-ı hayatına atılacağı sırada tekmil mazinin terakkiyat ve keşfiyatını gösterir bir levha meydana getirmek istedi, 1900 Sergisi vücut buldu. 

Sergi her kavmin tarih-i medeniyete sebk eden hisse-i hidematını ayrı ayrı daireler, güzel güzel köşkler içinde enzar-ı dünyaya vaz ediyordu. Bundan, bütün akvam arasında meşru bir arzu-yı müsabaka tevellüt etmişti. Herkes memleketinin müessir-i irfan ve kemalatını, kıymetini hakkıyla takdir edebilecek bir intizam ve mükemmeliyet içinde arz etmeye çalışıyordu. Serginin hazırlık zamanları büyük bir velvele arasında geçti. Sergiye tahsis edilen mahallerde her gün bir bina yükseliyor, her yerde bir bedia vücuda geliyor; her millet tekmil kabiliyetiyle bu meydan-ı irfana bir numune çıkarmaya, hem de güzel bir hâlde çıkarmaya uğraşıyordu. Nihayet hazırlıklar bitti, sergi açıldı, vaktinde yetişemeyenler de ikmal edildi. O vakit bütün enzar-ı dikkat, mazi-i beşeri bir noktaya toplayan, tarik-i medeniyette kat ettiğimiz mesafeyi ölçebilmeye hizmet eden bu sergiye initaf eyledi. Bittabi her kavim bir hususta kendisine rakip addettiği milletin sanayiine, ticaretine, ziraatına merak ediyor, iptida bunları anlamak istiyordu.

(…)